Açığa İmzanın Kötüye Kullanılması Yargıtay Kararını hemen inceleyin ve benzer durumlar için alanında uzman avukatlarımızdan profesyonel destek alabilmek adına telefon numaralarımızı arayın.
5. Ceza Dairesi 2017/6883 E. , 2021/5383 K.
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
CMK´nin 260/1. maddesine göre katılan sıfatını alabilecek surette tefecilik suçundan zarar gören, yargılama aşamasında katılma talebinde bulunan ancak katılma talebi ile ilgili bir karar verilmeyen Hazinenin kanun yoluna başvurma hakkının bulunması ve hükümlerin 13/08/2014 havale tarihli dilekçe ile vekili tarafından temyiz edilmesi karşısında, sanıklar hakkında tefecilik suçundan açılan kamu davalarına CMK´nin 237/2. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak Hazinenin katılma talebinin KABULÜNE, sanıklar ... ve... hakkında açığa imzanın kötüye kullanılması, sanık ... hakkında zincirleme tehdit ve cinsel taciz suçlarından açılan kamu davalarında; katılan sıfatını alabilecek surette doğrudan zarar görmesi söz konusu olmayan, bu nedenle anılan suçlara yönelik verilen hükümleri temyiz etme hakkı bulunmadığı anlaşılan Hazinenin vekili aracılığıyla vaki temyiz isteminin 5320 sayılı Yasa´nın 8/1. maddesi de gözetilerek 1412 sayılı CMUK´un 317. maddesi uyarınca REDDİNE, incelemenin katılan Hazine vekilinin tefecilik suçundan verilen kamu davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması ve beraat, katılanlar ... ve ... vekilinin ise ... yönünden açığa imzanın kötüye kullanılması ve tehdit, ... yönünden ise cinsel taciz suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanıklar ..., ... ve ... hakkında tefecilik, sanık ... hakkında cinsel taciz ve zincirleme tehdit suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Sanık ...´ın üzerine atılı zincirleme tehdit ve cinsel taciz suçlarının 5237 sayılı TCK´nin 106/1 ve 105/1. maddelerinde öngörülen cezalarının üst sınırları itibarıyla aynı Kanun´un 66/1-e maddesine göre 8 yıllık asli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, zamanaşımını kesen son işlem olan 18/04/2011 tarihli sorgu ile inceleme günü arasında bu sürenin gerçekleştiği, ayrıca sanıklar ... ve ...´ın iştirak ettikleri iddia edilen tefecilik eylemlerinin 2000 ile 2003-2004 yılları içerisinde gerçekleşmiş olduğu, yüklenen suçun suç tarihlerinde yürürlükte bulunan 2279 sayılı Kanun´un 17. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla 765 sayılı Kanun´un 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, suç ve hüküm tarihleri arasında da bu sürenin gerçekleştiği nazara alınarak kamu davalarının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi ile sanık ...´ın üzerine atılı tefecilik eylemlerinin 2000 ile 2003-2004 yıllarına ilişkin olduğu ve 2279 sayılı Kanun´un 17. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla 765 sayılı Kanun´un 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık ilaveli dava zamanaşımı süresine tabi olduğu kabul edilerek kamu davasının zamanaşımı sebebiyle ortadan kaldırılmasına karar verildiği ancak sanığın ...´e 2009 yılında da faiz karşılığı borç para verdiğinin iddia edildiği nazara alındığında hüküm tarihi itibarıyla dava zamanaşımı süresinin henüz gerçekleşmediği, bu nedenle yargılamaya devamla bir karar verilmesi gerektiği nazara alınmadan yazılı şekilde hükümler kurulması,
Kanuna aykırı, katılanlar Hazine ile ... ve ... vekillerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükümlerin 5320 sayılı Kanun´un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK´un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, sanık ...´ın üzerine atılı tefecilik, zincirleme tehdit ve cinsel taciz suçları yönünden sorgu tarihi olan 18/04/2011 ile inceleme günü arasında 5237 sayılı TCK´nin suç tarihinde yürürlükte olan 241, 106/1 ve 105/1. maddelerinde öngörülen cezalarının üst sınırları itibarıyla TCK´nin 66/1-e maddesine göre 8 yıllık asli, sanıklar ... ve ...´ın üzerlerine atılı tefecilik eylemlerinin suç tarihinde yürürlükte bulunan 2279 sayılı Kanun´un 17. maddesinde öngörülen cezasının üst sınırı itibarıyla 765 sayılı Kanun´un 102/4 ve 104/2. maddelerinde belirtilen 7 yıl 6 aylık ilaveli dava zamanaşımı sürelerinin suç ve hüküm tarihleri arasında gerçekleştiği anlaşıldığından ve bu hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden tüm sanıklar hakkında bahse konu suçlardan açılan kamu davalarının CMUK´un 322 ve 5271 sayılı CMK´nin 223/8. maddeleri uyarınca zamanaşımı sebebiyle ayrı ayrı DÜŞMESİNE,
Sanıklar ... ve ... hakkında açığa imzanın kötüye kullanılması suçundan kurulan hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde ise;
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Kamu davalarının şikayetin süresinde yapılmaması nedeniyle 5271 sayılı CMK´nin 223/8. maddesi uyarınca düşmesi yerine düşürülmesine karar verilmesi,
Kanuna aykırı, katılan ... vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükümlerin 5320 sayılı Kanun´un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK´un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak bu cihet yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun´un 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasının B ve F bentlerinde yer alan "düşürülmesine" ibaresinin "düşmesine" şeklinde değiştirilmesi suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun olan hükümlerin DÜZELTİLEREK ONANMASINA 08/11/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.