Eğitim Gideri Alacağının Tahsili Yargıtay Kararı detaylarının tamamına sitemizden erişebilir ve aklınıza takılan hususlar için Avukatlık ofisimizi arayabilirsiniz.
Hukuk Genel Kurulu 2009/18-1 E., 2009/62 K.
EĞİTİM GİDERİ ALACAĞININ TAHSİLİ
4833 S. 2003 MALİ YILI BÜTÇE KANUNU [ Madde 51 ]
5027 S. 2004 MALİ YILI BÜTÇE KANUNU [ Madde 49 ]
3095 S. KANUNİ FAİZ VE TEMERRÜT FAİZİNE İLİŞKİN KANUN [ Madde 1 ]
3095 S. KANUNİ FAİZ VE TEMERRÜT FAİZİNE İLİŞKİN KANUN [ Madde 2 ]
Taraflar arasındaki “
“Eğitim Gideri Alacağının Tahsili”
” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/12/2006 gün ve 171-685 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 18/06/2007 gün ve 5748-5740 sayılı ilamı ile;
(…
…Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
Mahkemece taahhütname hükümleri de dikkate alınarak sarf tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi gerekirken yükümlüye yapılan masrafların sarf tarihinden itibaren temerrüt faizi oranlarına göre hesaplama yapılarak düzenlenen bilirkişi raporuna itibar edilerek fazla faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
Mahkemece, davalının ödemesi gereken masrafın sarf tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi esas alınarak düzenlettirilecek ek bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmalıdır.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN:Taraf vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; Eğitim gideri alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı Milli Savunma Bakanlığı vekili 28.4.2005 tarihli dava dilekçesinde; Davalı M..... U... G....’in, Kara Harp Okulundaki öğreniminden kendi isteğiyle ayrıldığından hakkında tazminat takibine geçildiğini, tahsili gereken öğrenim giderinin (eski para birimine göre) 21.257.700.000 TL olarak belirlendiğini, kefil Y.... G....’in üstlendiği 8.314.829.000 TL.sını 2.1.2004 tarihinde ödediğini, kalan miktarın ve faizlerin ise ödenmediğini belirterek; 12.942.900.000 TL.sının sarf tarihinden, tahsil tarihine kadar yasal faizi ile ayrıca ödenmiş olan 8.314.829.000 TL.sının da 2.1.2004 tarihine kadar olan işlemiş yasal faizinin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin Kara Harp Okuluna kaydolmadan önce Maltepe Askeri Lisesinden başarı ile mezun olduğunu, Orta Doğu Teknik Üniversitesine yazıldığını ve halen burada öğrenci olduğunu, müvekkilinin Maltepe Askeri Lisesinde öğrenim gördüğü döneme ilişkin 8.314.829.000 TL.sının ödendiğini, yüklenilen miktarın yüklenme senedinde yazılı miktarla sınırlı olduğunu, bunun da ödendiğini müvekkilinin başkaca bir borcunun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini cevaben bildirmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne 10.379,99 YTL asıl alacak ve 7.520,34 YTL işlemiş faiz olmak üzere toplam 17.900.331.904 TL’nin davalıdan tahsiline, asıl alacak üzerinden dava tarihinden itibaren 3095 s.K. m.1 gereğince %38 ve değişen oranlarda yasal faiz uygulanmasına karar verilmiştir.
Özel Dairece; sarf tarihinden yasal faize hükmedilmesi gerekirken, temerrüt faizine hükmedilmesi doğru bulunmayarak karar bozulmuş, mahkemece kanundan bahsedilip, yüzde oran yazılmadan önceki hükümde direnmiştir. Mahkeme ayrıca temyiz edilmeyen bir konuda (kamu düzenine ilişkin değilse) resen bozma yapılamayacağını açıklamıştır.
Uyuşmazlık; 3095 sayılı Kanun hükümlerine göre değişen oranlar gözetilerek kurulan faiz hükmünün yerinde olup olmadığı, bundan ayrı olarak, açıkça bir temyiz olmadığı halde Özel Dairece faiz oranı ve cinsi yönünden bozma yapılıp yapılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
1-Davalı temyiz talebinde alacağın miktarına yönelik olarak itirazda bulunmuştur. Buradaki faiz anaparaya dönüşmüştür. Faiz ile alacak miktarı artacağından dolayısı ile davacı vekili faize de itiraz etmiş bulunmaktadır. Bu nedenle Özel Dairece faiz miktarına yönelik olarak yapılan denetimde usule ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
2-Kanuni faiz 3095 sayılı Kanunun 1.maddesinde düzenlenmiştir. 04/12/1984 tarihli ve 19/12/1984 de yayınlanarak yürürlüğe giren 3095 sayılı Kanuna göre, 818 sayılı Borçlar Kanunu ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde miktarı sözleşme ile tespit edilmemiş ise faiz oranı %30 dur.
Bakanlar Kurulu 01/01/1998 tarihinden itibaren bu oranı %50 ye çıkarmıştır.
Daha sonra 18/12/1999 tarih 23.910 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 4489 sayılı Kanunun 1.maddesi; Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde bu miktarı sözleşme ile tespit edilmemiş ise bu ödeme yıllık TC Merkez Bankasının önceki yılın 31 Aralık günü kısa vade işlemlerine uyguladığı reeskont oranı üzerinden yapılacağı hükmünü getirmiştir. Bu Kanun 1 Ocak 2000 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Söz konusu reeskont oranı 30 Haziran günü önceki yılın 31 Aralık günü uygulanan reeskont oranından 5 puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oran geçerli olur demektedir.
Temerrüt faizi ise 2. maddede düzenlenmiştir ve bu kez de aynı esaslarla birlikte avans faiz oranı benimsenmiştir.
Mahkeme bilirkişi tarafından tanzim olunan raporda uygulanan faiz oranları dönemleri itibari ile 01/01/2000-30/0612002 dönemi için %60, 01/07/2002-31/12/2003 arası için %55, 01/01/2004 - 02/01/2004 arası için %43 dür.
Burada ayrıca, Bütçe Kanunundaki değişikliklere ve bunların sonuçlarına bakmak gerekir.
4833 sayılı 2003 mali yılı Bütçe Kanunu 51/t maddesinde; “
“ilgili kanununda değişiklik yapılıncaya kadar, 4.12.1984 tarih 3095 sayılı Kanunun 1.maddesindeki kanuni faiz oranı 1.4.2003 tarihinden itibaren aylık % 2.5 olarak uygulanır, ayın kesirleri tama ıslah edilir. Taksitlendirilen veya herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz uygulanır”
” denmektedir.
Bu hüküm tekrar edilerek, 5027 sayılı 2004 yılı Bütçe Kanununun 49/o maddesi ile; 1.1.2004 tarihinden itibaren aylık faiz oranı % 1.25 olarak belirlenmiştir.
5277 sayılı 2005 yılı Bütçe Kanununun 37. maddesinde ise;“
“…e) İlgili kanununda düzenleme yapılıncaya kadar, 4.12.1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanunun 1 inci maddesindeki kanuni faiz oranı, aylık %1 olarak uygulanır. Ay kesirleri tama ıslah edilir. Taksitlendirilen veya herhangi bir sebeple ödenmemiş kamulaştırma bedellerinde kamu alacakları için öngörülen en yüksek faiz oranı uygulanır”
” denmek suretiyle aynı uygulamaya devam edilmiştir.
Bütçe kanunundaki bu hükümlerin mahkemelerce uygulanıp uygulanamayacağı sorunu;
4833 sayılı Yasanın gerekçesinde bu faiz oranının genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeye dahil idarelerin ilama bağlı borçları için öngörüldüğünü ancak, plan ve bütçe komisyonunda yapılan değişiklikle sadece genel bütçeye dahil idareler ve katma bütçeli idarelerin ilama bağlı borçlar için değil anılan Kanun kapsamına giren tüm borçlar için uygun görülmüş ve (t) bendi ile ilgili kanunda düzenleme yapılıncaya kadar 4.12.1984 tarih 3095 sayılı Kanunun 1.maddesindeki faiz oranının 1.4.2003 tarihinden itibaren aylık % 2.5 olarak uygulamayı kararlaştırmıştır.
Bu hükümler 3095 sayılı Yasanın 1. maddesi ile ilgili olup 2. maddede düzenlenen temerrüt faizi ile ilgili değildir. 3095 sayılı Yasanın 2. maddesinin 1. maddesine yollama yapması sonuca etkili değildir. Zira düzenleme yasal faiz ile ilgilidir. Bütçe Kanunu 3095 sayılı Yasanın 1. maddesindeki değişiklikler bütçede yer alan gelir ve giderlerle ilgilidir. Bu sebeple kanuni temerrüt faizi uygulanmasında nazara alınması gereken ve 3095 sayılı Yasanın 2. maddesinde değişiklik yapan bir hüküm değildir.
Konu ile ilgili Yargıtay Dairelerinin genel kabulü; bütçe kanunlarındaki bu faiz oranlarının genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli dairelerin ilama bağlı alacaklarına uygulanacağı, Bütçe Kanunu ile saptanan faiz oranlarının bütçe uygulamaları ile ilgili olan kamu alacakları ile ilgili olduğunu özel nitelikteki alacaklarla ilgisi olmadığı yönündedir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 01.12.2004 tarih ve 2004/12-667 Esas, 2004/628 sayılı kararı ile; yerel mahkemece bütçe kanunundaki oranları gözetmeden verdiği bir kararın, Yargıtay 12. Hukuk Dairesince; “
“Bütçe Kanunu 51/t maddesi uyarınca 3095 sayılı Yasanın 1.maddesindeki faiz oranının 1.4.2003 tarihinden itibaren aylık %2,5 olarak belirlendiğini bu orana aykırı karar verilmesini yasaya aykırı bularak”
” bozulması ve mahkemenin kararında direnmesi üzerine, “
“…Bütçe Kanunundaki hükmün gerekçesinde belirtildiği üzere sadece genel bütçeye dahil dairelerle katma bütçeli idarelerin ilama bağlanmış borçlarıyla sınırlı bir düzenleme getirdiği, bu nitelikte olmayan borçları kapsam dışında tuttuğu belirtilerek; boşanma davasında hükmedilen tazminat borcunun anılan yasa kapsamı dışında kaldığı açıklanarak”
” direnme kararı onanmıştır.
Sorunun Anayasa açısından incelenmesi;
4833 sayılı 2003 mali yılı Bütçe Kanunu 51/t maddesinde yer alan faiz düzenlemesinin iptali istemi ile Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır.
Anayasa Mahkemesince konu ile ilgili olarak verilen ve 8 Aralık 2004 günlü Resmi Gazetede yayımlanan 22/01/2004 gün ve 2003/41 Esas ve 2004/4 Karar sayılı kararda;
“…3095 sayılı Kanundaki faiz oranı bütçe kanunu ile değiştirilmiştir. Herhangi bir kanun ile düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe kanunu ile düzenlenmesinin veya herhangi bir kanunda yer alan hükmün bütçe kanunları ile değiştirilmesinin ve kaldırılmasının olanaksız olduğu daha önceki Anayasa Mahkemesi kararlarında yer almıştır.
2003 Mali Yılı Bütçe Kanununun 51. maddesinin (t) fıkrası, 3095 sayılı Kanunu Bütçe Kanunu ile değiştirmiştir. Bütçe Kanununun bu tür düzenlemelerin yapılabileceği nitelikte bir kanun olmadığı ve maddede yer alan bu düzenlemeler bütçeyle ilgili olmaması nedeniyle olağan yasa konusu olup, bunlara bütçe yasasında yer verilmesi, Anayasa’nın 87., 88. ve 161.maddelerine aykırıdır. Anayasa’nın 161.maddesine; yasama erki Anayasaya aykırı biçimde kullanıldığı için Anayasa’nın 11.maddesindeki Anayasanın üstünlüğü ve bağlayıcılığı ilkesi ile 2.maddesindeki hukuk devleti ilkesine aykırıdır.”
” gerekçesi ile;
“29.3.2003 günlü, 4833 sayılı 2003 Mali Yılı Bütçe Kanunu’nun 51.maddesinin…
… (t)…
… fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline, oybirliğiyle, 22.1.2004 gününde karar verildi.”
” denilmiştir.
5227 sayılı 2005 yılı Bütçe Kanununun 37/e maddesinin iptali konusunda da Anayasa Mahkemesine dava açılmıştır. Anayasa Mahkemesince verilen ve 28 Ekim 2006 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan 29/11/2005 gün ve 2005/6 Esas ve 2005/93 Karar sayılı kararda ise; “
“5227 sayılı 2005 yılı Bütçe Kanununun 37.maddenin (e) fıkrasının 5335 sayılı Yasa’nın 14. maddesi ile, değiştirildiğinden, bu fıkraya ilişkin konusu kalmayan istem hakkında karar verilmesine yer olmadığına”
” karar verilmiştir.
21.04.2005 tarihinde yayınlanan 5335 sayılı Yasanın 14. maddesi ile, 3095 sayılı Kanunun 1. maddesi aşağıdaki gibi değiştirilmiştir.
“Madde 1- Borçlar Kanunu ve Türk Ticaret Kanununa göre faiz ödenmesi gereken hallerde, miktarı sözleşme ile tespit edilmemiş ise bu ödeme yıllık yüzde oniki (12) oranı üzerinden yapılır.
Bakanlar Kurulu bu oranı aylık olarak belirlemeye, yüzde onuna kadar indirmeye veya bir katına kadar artırmaya yetkilidir.
Madde 35:
c) 14 Maddesi ilişkin hükmü yayımını izleyen ayın başında yürürlüğe girer.”
” 30.12.2005 tarih ve 26039 sayılı Resmi gazetede yayımlanan 2005/9831 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile de 01/01/2006 tarihinden geçerli olmak üzere yıllık % 12 oranı % 9’a düşürülmüştür.
Böylece yasa koyucu Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesine uygun hareket ederek konu hakkında özel bir düzenleme yapmıştır.
Mahkemeler ve uygulayıcılar 3095 sayılı Yasanın öngördüğü şekilde Merkez Bankasınca ve 5335 sayılı Yasa ve bu Yasa uyarınca Bakanlar Kurulunca belirlenen faiz oranlarını uygulayacaktır.
Bu gelişme göz önüne alındığında Bütçe Kanunundaki oranların davaya konu olayda uygulanabilmesinin mümkün olmadığına ilişkin mahkemece yapılan tespit doğru bir tespittir.
Ne var ki; T.C. Merkez Bankası Başkanlığınca ıskonto oranı 17.05.2002 tarihinde % 55, 14.6.2003 tarihinde % 50, 08.10.2003 tarihinde % 43, 15.06.2004 tarihinde % 38, 13.01.2005 tarihinde % 32 olarak tespit edilmiştir. Bu oranlar esas alınarak yasal faiz oranlarının hesaplanması gerekir.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2005 yılı için esas alınan faiz oranı yukarıda açıklanan ilkelere uygun olmadığı anlaşıldığından hatalı bulunmuştur.
3-Mahkemece verilen ilk kararda 979,82 YTL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına”
” karar verilmiştir. Direnme kararda ise; “
“harç tamamlandığından yeniden karar verilmesine yer olmadığına”
” karar verilmiştir.
Ne var ki; dosyaya sunulan sayman mutemedi alındı makbuzuna göre, davalı tarafından yatırılması gerekli harç, kararın tebliğinin sağlanması için davacı Milli Savunma Bakanlığı tarafından yatırılmıştır. Bu nedenle Milli Savunma Bakanlığınca yatırılan söz konusu harcın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken bundan zühul edilmesi de doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının davacıya geri verilmesine, 11.02.2009 gününde oyçokluğu ile karar verildi.