0312 230 00 90
av.ebru.unsal@gmail.com

Görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret Yargıtay Kararı14.4.2025

Görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret Yargıtay Kararı konulu bu içeriği sitemizden inceleyebilir ve benzeri durumlarda Ünsal Hukuk Bürosu avukatlarına hemen danışabilirsiniz.

 4. Ceza Dairesi         2021/19181 E.  ,  2023/26568 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2015/558 E., 2016/244 K.
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Onama


Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun´un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun´un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu´nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu´nun 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun´un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun´un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:

I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yerel Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu kararı ile sanık hakkında,
1. Görevi yaptırmamak için direnme suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu´nun (5237 sayılı Kanun) 265 inci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarının uygulanmasına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine,
2. Hakaret suçundan, 5237 sayılı Kanun´un 125 inci maddesinin birinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (a) bendi ile dördüncü fıkrası, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarının uygulanmasına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine
Karar verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; üzerine atılı suçları işlemediğine, kendisine iftira atıldığına, vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Olay günü maddi hasarlı trafik kazasına karışan sanıktan görevli memurlarca işlem yapılmak üzere evraklar istenildiğinde, sanığın “Ben evrak mevrak veremem aracımı da veremem beni ve aracımı buradan alacak olanın ben anasını avradını s...erim beni kimse alamaz hadi alında göreyim, siz kimsiniz.”,“Beni buradan alacak olan adamın a...na koyarım, ben kimseyle gelmiyorum, beni alamazsınız siz kimsiniz.” Sanığın karakola intikal ettirildiğinde, “Beni buraya niye getirdiniz, beni buraya getirenin a..na koyacağım.” dediği, adli rapor için doktora sevk edildiğinde, “Ben alkol metreye üflemiyorum bu or..pu çocukları çıksın gitsin.”, hastaneden karakola geri getirildiğinde ise “S..ke s..ke beni serbest bırakacaksınız, ben adamın a..na koyarım, siz benim ne yapacağımı göreceksiniz, hepiniz hırsızsınız, 17-25 aralıkcısınız, ... parti köpeklerisiniz.”,“İt iti ısırmaz, siz birbirinizi korursunuz ben sizi biliyorum hepinizin a..na koyayım, gidin doğuda geberin.” dediği, böylelikle üzerine atılı hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarını işlediği Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.

IV. GEREKÇE

Olay ve Olgular başlıklı bölümde belirtilen deliller ile Mahkemenin oluşa dair kabulü karşısında, sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret suçundan verilen mahkumiyet hükümlerinde hukuka aykırılık görülmemiştir.
Sanığa yükletilen görevi yaptırmamak için direnme ve hakaret eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,
Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,
Hakaret suçunda temel ceza belirlenirken doğrudan 5237 sayılı Kanun´un 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi gereğince uygulama yapılması yerine, aynı Kanun maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza teşdiden belirlendikten sonra üçüncü fıkranın (a) bendi uygulanmış ise de aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı anlaşıldığından,
Sair yönlerden yapılan incelemede eleştiri dışında hukuka aykırılık görülmemiştir.

V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle HÜKÜMLERİN, Tebliğname´ye uygun olarak, hakaret suçu yönünden oy birliğiyle, görevi yaptırmamak için direnme suçu yönünden oy çokluğuyla ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
28.12.2023 tarihinde karar verildi.

(Muhalif)

K A R Ş I O Y
Hakkında yapılmak istenen yasal işlemlere karşı tehdit içerikli sözlerle direnen sanık hakkında görevi yaptırmamak için direnme suçundan dolayı TCK’nın 265/1 maddesi ile mahkumiyet kararı verilmesinde sayın çoğunluk ile aramızda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamasına karşın, sanığın aynı olayda birden fazla görevliye direndiğinden bahisle TCK’nın 43/2 maddesinin uygulanması hususunda sayın çoğunluk ile aramızda uyuşmazlık doğmuştur.

Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2021/1576-1628-1894-8783-8860 E sayılı dosyalarında yazılan muhalefet şerhlerinde ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere; uyuşmazlığa konu görevi yaptırmamak için direnme suçunda suç çokluğunun söz konusu olmadığı gibi suçun başka bir şekilde parçalara ayrılarak işlenmesi de mümkün değildir. Uygulamada TCK´nın 43/2. maddesinde düzenlenen aynı neviden fikri içtima, ancak her mağdur yada müştekiye karşı tek tek ayrı ayrı işlenmesi mümkün olan suçların, tek hareketle aynı anda birden fazla mağdura karşı işlenmesi halinde uygulanma olanağı bulunan sanık lehine getirilmiş bir müessesedir. Örneğin, topluluk içerisinde bulunan herkese hakaret yada tehdit içerikli sözler söyleme olanağı bulunan sanığın, topluluğa karşı hakaret ve tehdit içerikli sözleri aynı anda söylemesi, birden fazla kişiyi tek tek bir yere kapatarak kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunu işlemesi mümkün olan sanığın, birden fazla kişinin bulunduğu odanın kapısını kapatarak dışarıya çıkmalarına engel olması gibi. Örneklerde açıklandığı üzere, TCK’nın 43/2 maddesinde düzenlenen aynı neviden fikri içtimanın, mağdur adedince ayrı ayrı her mağdura karşı işlenmesi mümkün olan suçların, tek hareketle aynı anda bütün mağdurlara karşı tek hareketle işlenmesi halinde uygulanma olanağı bulunan bir müessese olduğu, gittikçe istikrar kazanan ve yerleşik uygulamaya dönüşen içtihatlardan çok net bir şekilde anlaşılmaktadır. Suçunun konusunun tek olması nedeniyle Yargıtay Yüksek 4. Ceza Dairesinin 2009 yılının sonlarına kadar TCK’nın 43/2 maddesinin uygulanamayacağına dair yerleşik uygulamaya dönüşen içtihatlarından yasada hiçbir değişiklik olmaksızın vazgeçilerek sanık aleyhine olacak şekilde görevli memurların birden fazla olması durumunda TCK’nın 43/2 maddesinin uygulanması gerektiği yönündeki değişen kararları, Y.C.G.K.nın 2010/47 K sayılı ilamı ile de (Somut olayda, sanığın suçun yasal tanımında yer alan ve hukuksal anlamda tek bir fiili oluşturan davranışları, görevini ifa eden altı kamu görevlisine karşı görevlerini yaptırmamak için gerçekleştirmiş olması nedeniyle aynı nev’iden fikri içtimaın koşulları gerçekleşmiş bulunduğundan, sanık hakkında 5237 sayılı TCY’nın 43/2. maddesinin uygulanması gerekmektedir. ) desteklenerek bütün çağdaş anayasalarda temel bulan hukuki güvenlik ilkesi kanaatimizce ihlal edildiği gibi ayrıca 2010/47 K sayılı ilamda bir taraftan suçun hukuki konusunun tek olduğu kabul edilirken, diğer taraftan sırf mağdur sayısının fazla olduğundan bahisle direnilen görevin tek olması nedeniyle suç çokluğundan söz edilemeyeceği için TCK”nın 43/2 maddesinin uygulama olanağının bulunmadığı gözetilmeyerek anılan maddenin uygulanmasına karar verilerek, benzer olaylardaki içtihatlar bir yana kararın kendi içerisindeki gerekçesi ile sonucu arasında dahi çelişkinin doğmasına sebebiyet verilmiştir. Prof. Dr. Kemal GÖZLER’in deyimiyle; hukuk, ancak Öklid’in teoremleri misali, doğruluğu apaçık olan ilkelerin geliştirildiği ve bu ilkelerin bütün hukukçular tarafından benimsenip standart olarak uygulandığı gün “bilim” olma sıfatını hak edecektir. İşte ancak o gün, hukuk problemleri bütün hukukçular tarafından aynı şekilde çözümlenecektir. Böyle bir sistemde mahkeme kararları da önceden doğru olarak tahmin edilebilecektir. İşte ancak böyle bir sistemde, hukuk güvenliği ve dolayısıyla hukuk devleti ilkesi gerçekleşmiş olacaktır.

Sonuç itibariyle; Bölünmesi, parçalara ayrılması mümkün olmayan ve ancak bir kez işlenmesi mümkün olan görevin yaptırılmaması için direnme suçunda , gerek zincirleme suçun gerekse fikri içtimanın olmazsa olmazını teşkil eden suç çokluğundan söz edilemeyeceği hususunda herhangi bir duraksamanın bulunmamasına karşın, Yargıtay Yüksek 4. Ceza Dairesinin sayın çoğunluğunun, hukuki düzenlemelere ve yerleşik uygulamalara aykırı olduğu gibi kendi önceki tarihli içtihatlarına da aykırı olacak şekilde; birden fazla müştekinin zarar gördüğünden bahisle TCK’nın 265/1, 43/2 maddeleri ile uygulama yapan yerel mahkemece verilen mahkumiyet hükmünün, TCK’nın 43/2 maddesinin koşullarının oluşmadığından bahisle bozulması gerekirken onanmasına, dair kararına yukarıda arz ve izah edilen nedenlerle iştirak edilmemiştir.

İlginizi Çekebilecek Diğer Makaleler

Whatsapp