Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniye maddi tazminat emsal kararını sitemizden inceleyin ve benzeri durumlarda auvkatlık desteği için avukatlarımıza danışın.
T.C. DİYARBAKIR BAM 4. HUKUK DAİRESİ Esas-Karar No: 2023/4626 - 2024/1070
T.C.
DİYARBAKIR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/4626
KARAR NO : 2024/1070
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DİYARBAKIR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat (Trafik kazasından kaynaklanan ölüm nedeniye)
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 09/05/2024
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda ilk derece mahkemesince verilen ve yukarıda tarih ve numarası gösterilen karara karşı davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmakla; dosya incelendi. Gereği düşünüldü.
A) DAVACI VEKİLİNİN İSTEMİNİN ÖZETİ :
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: 09/09/2016 günü saat 15:15 sıralarında sürücü .... sevk ve idaresindeki .... plaka sayılı otomobil ile .... yönetimindeki ..... plaka sayılı kamyonetin karşılıklı çarpışması neticesinde tek taraflı, ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiğini, kaza sırasında araçta yolcu olarak bulunan müvekkillerinin destekçisi ....´nün vefat ettiğini, .... plaka sayılı araç sürücüsü olan ....’in %100 (yüzde yüz) oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, müvekkillerinin mağduriyetini kısmen de olsa gidermek için davalı sigorta şirketine başvuru yapıldığını, yapılan başvuru sonucu müvekkilleri için kısmi ödeme yapıldığını, ödemenin yetersizliğinden kaynaklı olarak dava açıldığını, müvekkillerinin destekçileri olan.....´nün vefatından dolayı ..... için 44.001,13 TL maddi tazminat, (Fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmasıdır), ..... için 36.921,09 TL maddi tazminat, (Fazlaya ilişkin haklarımız saklıdır) olmak üzere toplamda 80.922,22 TL (fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalması kaydıyla) maddi tazminatın, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak müvekkillerine ödenmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin de davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
B) DAVALI CEVAP DİLEKÇESİNİN ÖZETİ :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: Kaza tarihi itibari ile şirketin sorumlu olduğu teminat limitinin 310.000,00-TL olduğunu, davacıya yapılan ödeme ile teminat limitinin tükendiğini, davacılara 18/11/2016 tarihinde 19,752.00.-TL ve 29,922.00.-TL tazminat ödemesi yapıdığını, müvekkili şirketin sorumluluğunun son bulduğunu, söz konusu ödeme nedeniyle müvekkili şirket nezdinde başkaca bir sorumluluk kalmadığından başvurunun reddi gerektiğini, kaza esnasında sigortalı araçta yolcu olan müteveffanın emniyet kemerinin takılı olmaksızın seyahat etmesi nedeniyle, emniyet kemeri takmamanın başvuru sahibinin kazanın oluşumunda açıkça kusurlu olduğunun ispatı niteliğinde olduğunu, kesinlikle kabul anlamına gelmemek üzere yapılacak tazminat hesaplamasında bu hususların göz önünde bulundurulması gerektiğini, davanın esastan ve usulden reddini, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
C) İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesi´nin .... tarihli, .... Karar sayılı kararıyla ; ´Dava, davacılar tarafından .... tarihinde gerçekleşen trafik kazası nedeniyle davacıların desteği müteveffanın ölümüne bağlı destekten yoksun kalma tazminatı istemiyle Diyarbakır .... Asliye Hukuk Mahkemesinin .... Esas sayılı dosyası üzerinden açılan davada alınan bilirkişi raporu ile her bir davacı için ayrı ayrı hesaplanan ve bu rapor doğrultusunda yapılan ıslahla talep edilen miktarlar yönünden hüküm altına alınan miktarlar ile kararın sadece davalı sigorta şirketi tarafından istinaf edilmesi üzerine istinaf mahkemesince verilen kaldırma kararı sonrası alınan bilirkişi raporunda hesaplanan miktarlar arasındaki farktan kaynaklı oluşan bakiye destekten yoksun kalma tazminatlarının tahsili istemine ilişkindir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davacıların Diyarbakır .... Asliye Hukuk Mahkemesinin ..... Esas sayılı dosyasında hüküm altına alınan miktarlar ile bu dosyada bilirkişi raporu ile tespit edilen miktarlar arasındaki farkı davalı sigorta şirketinden talep edip edemeyeceği, talep edebilecek ise miktarına ilişkindir.
Eldeki davada, davacılar vekili tarafından Diyarbakır .... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ilk hüküm ile istinaf mahkemesi kaldırma kararı sonrası alınan bilirkişi raporu ile hesaplanan miktarlar arasındaki farktan kaynaklanan miktarlar yönünden tazminat isteminde bulunulmuş ise de, Diyarbakır .... Asliye Hukuk Mahkemesince verilen ilk karara karşı davalı sigorta şirketi tarafından istinaf kanun yoluna başvuru yapılması üzerine ilk derece mahkemesi kararının kaldırıldığı, davacılar tarafından ilk hükme ilişkin olarak istinaf kanun yoluna başvuru yapılmadığı, ilk kararda hüküm altına alınan maddi tazminatın davacılar yönünden kesinleştiği ve davalı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, istinaf mahkemesi kaldırma kararından sonra da ilk derece mahkemesince ilk kararda hükmedilen miktarların hüküm altına alındığı anlaşılmakla, aynı davacı ve davalı yönünden aynı hususa ilişkin verilen karar kesin hüküm niteliğinde olacağından açılan davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.´ gerekçesiyle "Davanın dava şartı yokluğundan REDDİNE," karar verilmiştir.
D) İSTİNAF SEBEPLERİ :
Hükme karşı davacılar vekili tarafından süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Davalının istinaf başvurusunun olmadığı anlaşılmıştır.
Davacılar vekili istinaf kanun yoluna başvuru dilekçesinde; Yerel mahkemenin gerekçesinde dayanmış olduğu Usuli Kazanılmış Hakkın mevcut dosyada geçerli olmayacağını, davacının aynı hukukî ilişkiden kaynaklanan alacağının veya hakkının tümünü değil, belirli bir kısmını talep ederek açtığı davaya kısmi dava denildiğini, kısmi davalarda alacağın bir kısmının karara bağlanıp kesinleşmesinden sonra bir diğer kısım için davanın açılabileceğinin gerek kanun gereği gerekse de Hukuk Genel Kurulu Kararı ile sabit olduğunu, mevcut dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapıldığını, yasal süre içerisinde başvuruya cevap verilmediği için Arabuluculuk yoluna başvurulduğunu, tüm bu süreçlerde Mahkemenin gerekçesinde bahsedildiği durumların sigorta şirketince taraflarına karşı ileri sürülmediğini, davanın açılmasına bizzat davalı tarafın neden olduğunu, işbu sebeple davanın reddini kabul etmemekle birlikte davanın açılmasına davalı taraf sebebiyet verdiği için yargılama giderlerinin taraflarına değil davalı tarafa yükletilmesi gerekirken taraflarına yükletilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu, davanın bilirkişi raporu doğrultusunda kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenlerle yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep ederek kararı istinaf etmiştir.
E) DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE:
İnceleme, 6100 sayılı HMK´nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava; Trafik kazası sonucu vefat eden çocuklarından dolayı müteveffanın anne ve babası tarafından açılmış destekten yoksun kalma tazminatına ilişkindir.
Dosyanın incelenmesinde; Trafik kazası sonucu vefat eden çocuklarından dolayı müteveffanın anne ve babası tarafından destekten yoksun kalma tazminatı istemli ilk davanın Diyarbakır .... Asliye Hukuk Mahkemesinin .... Esas sayılı dosyası nezdinde açıldığı, bu mahkemece alınan aktüerya raporu ve yapılan ıslah doğrultusunda davacı ....için 37.211,06-TL davacı .... için ise 34.422,25-TL tazminata hükmedildiği, bu ilk kararı davalı sigorta şirketinin istinaf ettiği, istinaf incelemesini yapan dairemizin 15/04/2021 tarih ve E.2021/5, K.2021/499 sayılı ilamıyla Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda 1,8 teknik faiz uygulanmadan ve oluşan yeni asgari ücret de nazara alınarak yeniden aktüer hesabı yaptırılması noktasından kararı kaldırılmış olduğu, kaldırma kararı sonrası Diyarbakır .... Asliye Hukuk Mahkemesinin....Esas sırasına kaydedilen dosyada bu defa kaldırma kararı doğrultusunda aktüerya ek raporu aldırıldığı ve bu raporda bu defa davacı.... için 81.212,19-TL davacı ...için ise 71.343,50-TL tazminat hesaplandığı ve Mahkemenin 12/10/2022 tarih ve E.2022/247, K.2022/272 sayılı kararı ile, yine ilk karardaki tazminat miktarları üzerinden ikinci defa karar verildiği, Mahkemenin bu ikinci kararının gerekçesinde; ".......Mahkememizin 22/09/2022 tarihli kararına karşı sadece davalı taraf istinaf kanun yoluna başvurduğundan davalı taraf lehine usuli kazanılmış haklar dikkate alındığında maddi tazminat yönünden daha önceki kararımızda belirtilen miktarlar doğrultusunda karar verilerek........." denilmek suretiyle ek raporla hesaplanan daha yüksek tazminat miktarlarına hükmedilmeme gerekçesinin davalının usuli kazanılmış hakkına bağlandığı, bu kararın 27/12/2022 tarihinde kesinleştiği, davacılar vekilinin bu defa ek hesap raporundaki tazminat farkları için (Bu sırada Diyarbakır´da müstakil Asliye Ticaret Mahkemesi kurulduğu için) görevli olan Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinde 27/04/2023 tarihli 2023/376 Esas sayılı ek davayı açtığı, Asliye Ticaret Mahkemesince, ilk celsede "kesin hüküm dava şartı" nedeniyle davanın usulden reddine karar verildiği, işbu kararın davacılar vekilince istinaf edildiği anlaşılmaktadır.
".........36. Kesin hüküm “şekli anlamda kesin hüküm” ve “maddi anlamda kesin hüküm” olmak üzere ikiye ayrılır.
37. Şekli anlamda kesin hüküm ile kastedilen, bir mahkeme kararına karşı normal kanun yollarına başvurulamayacağıdır.
38. Şekli anlamda kesin hükmün amacı, bir davanın sona ermesine hizmet etmektir. Bir nihaî karar şekli anlamda kesinleşince, tarafların o davada takip ettikleri amaç gerçekleşmiş olur. Fakat bu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın değil, ancak görülmekte olan davanın sona ermesi demektir. Bundan sonra da aynı taraflar arasında aynı uyuşmazlığın yeni bir dava konusu yapılmaması için, başka bir müesseseye yani maddi anlamda kesin hüküm müessesine ihtiyaç vardır (Baki, Kuru: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt V, s.4981; Sami, Üstündağ: Medeni Yargılama Hukuku, İstanbul 2000, Cilt I-II, s.693).
39. Bir mahkeme kararına karşı başvurulabilecek kanun yolunun hiç olmaması veya mevcut olan kanun yollarının tüketilmesi ya da süresinde kanun yollarına başvurulmaması hâllerinde şekli anlamda kesinlik gerçekleşir. İstisnaen olağanüstü kanun yoluna başvurarak ya da eski hâle getirme mümkün ise bu suretle şekli anlamda kesin hükmü sona erdirmek mümkündür.
40. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 24.01.2018 tarihli ve 2017/14-2534 Esas, 2018/88 Karar ve 16.05.2018 tarihli ve 2017/19-1628 Esas, 2018/1098 Karar sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiş ve bir karara karşı kanun yollarına başvurulamaması hâlinde şekli anlamda kesin hükmün gerçekleştiğine vurgu yapılmıştır.
41. Gerek mülga 1086 sayılı Kanun’da ve gerekse 6100 sayılı Kanun’da şekli anlamda kesinliğin tanımı yapılmamış ise de, çeşitli maddelerde geçen "kesin", "kesinleşme" ve "kesinleşmiş" sözleriyle şekli anlamda kesin hükmün kastedildiğini söylemek mümkündür.
42. Maddi anlamda kesin hüküm mülga 1086 sayılı Kanun’da tanımlanmamış olmakla birlikte Kanun´un 237 nci maddesinde; "Kaziyei muhkeme, ancak mevzuunu teşkil eden husus hakkında muteberdir. Kaziyei muhkeme mevcuttur denilebilmek için iki tarafın ve müddeabihin ve istinat olunan sebebin müttehit olması lâzımdır" şeklinde maddi anlamda kesin hükmün şartlarına yer verilmiştir.
43. Hâlen yürürlükte bulunan 6100 sayılı Kanun’un 303 üncü maddesinde maddi anlamda kesin hükmün tanımı yapılmıştır. Anılan maddenin birinci fıkrasına göre; "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir."
44. Bu hükümden yola çıkıldığında denilebilir ki, kesin hükmün ilk koşulu her iki davanın taraflarının aynı kişiler olması, ikinci koşulu müddeabihin aynılığı, üçüncü koşulu ise dava sebebinin aynı olmasıdır.
45. Kesin hükmün ikinci koşulu olan müddeabihin aynılığı, dava konusu yapılmış olan hakların aynı olmasıdır. Önceki dava ile yeni davanın müddeabihlerinin (konularının) aynı olup olmadığını anlamak için hâkimin, eski davada verilen kararın hüküm fıkrası ile yeni davada ileri sürülen talep sonucunu karşılaştırması gerekir. Eski ve yeni davanın konusu olan maddi şeyler fiziksel bakımdan aynı olsa bile bu şeyler üzerinde talep olunan haklar farklı ise müddeabihlerin aynı olduğundan bahsedilemez.
46. Kesin hükmün üçüncü koşulu ise, dava sebebinin aynı olmasıdır. Dava sebebi, hukuki sebepten farklı olarak, davacının davasını dayandırdığı vakıalardır. Öyle ise her iki davanın da dayandığı maddi vakıalar (olaylar) aynı ise diğer iki koşulun da bulunması hâlinde kesin hükmün varlığından söz edilebilir.
47. Kesin hüküm, hükmü veren mahkeme de dâhil bütün mahkemeleri bağlar. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse mahkemeler aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan hüküm ile bağlıdırlar; aynı uyuşmazlığı bir daha yeniden inceleyemezler; bu hâliyle kesin hüküm bir def´i değil itirazdır. Bu bağlılık kural olarak hüküm fıkrasına münhasırdır ve gerekçeye sirayet etmez. Ancak gerekçe hükme ulaşmak için mahkemece yapılan hukuki ve mantıki tahlil ve istidlallerden (delillerden yargıya varma) ibaret kalmayıp, hüküm fıkrası ile ayrılması imkânsız bir bağlılık içinde bulunuyor ise istisnaen bu kısmın da kesin hükme dâhil olduğunu kabul etmek gerekir. Hangi gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olduğu her olayın özelliğine göre belirlenir (Hukuk Genel Kurulunun 23.03.2021 tarihli ve 2017/5-2762 Esas, 2021/323 Karar sayılı kararı).........." (Yargıtay HGK, 2023/6-688 E, 2023/1348 K, 21.12.2023 T.)
Hukuk Genel Kurulunun yukarıda yazılı emsal kararında da işaret edildiği üzere, kesin hüküm, hükmü veren mahkeme de dâhil bütün mahkemeleri bağlar. Daha açık bir şekilde ifade etmek gerekirse mahkemeler aynı konuda, aynı dava sebebine dayanarak, aynı taraflar hakkında verilmiş olan hüküm ile bağlıdırlar.
Somut dosyada, Diyarbakır .... Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek.... tarihinde kararı kesinleşen dava dosyası ile istinafa konu eldeki Diyarbakır Asliye Ticaret Mahkemesinin ..... Esas sayılı dava dosyasındaki tarafların, dava sebeplerinin ve dava konularının aynı olduğu anlaşıldığından yerel mahkemece, kesin hüküm nedeniyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davacılar vekilinin istinafının bu nedenle yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenle, özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, HMK´nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve re´sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK´nın 353/1-b.1 maddesi gereği esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK´nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılardan alınması gereken 427,60 TL istinaf karar ve ilam harcından, istinaf eden davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 269,85 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 157,75 TL harcın davacılardan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,
3-İstinaf yargılama giderlerinin istinaf kanun yoluna başvuran davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
5-Kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra HMK´nın 333.maddesi uyarınca ilgililerine iadesine,
6-Temyizi kabil olmayan bu kararın, 6100 sayılı Kanunun 359/3. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi tarafından tebliğe çıkarılıp harç tahsil işlemlerinin yerine getirilmesine,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Kanunun 362/1-a maddesi uyarınca KESİN olmak üzere 09/05/2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.