0312 230 00 90
av.ebru.unsal@gmail.com

Traktörün Karıştığı Trafik Kazası Yargıtay Kararı18.11.2024

Traktörün Karıştığı Trafik Kazası Yargıtay Kararı konulu bu içeriği sitemizden hemen inceleyebilir ve benzeri durumlarda avukatlarımıza sitedeki numaralardan ulaşabilirsiniz.

 4. Hukuk Dairesi         2020/3424 E.  ,  2023/8482 K.


"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 26. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2975 E., 2020/733 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Mucur Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/159 E., 2017/129 K.


Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; 07.08.1994 tarihinde davacı adına kayıtlı traktörün karıştığı trafik kazası sonucu yaralanan davalı ...´in olay nedeniyle uğramış olduğu maddi ve manevi zararlarını tazmini için Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/569 esas ve 2004/767 karar ... dosyasında tazminat davası açıldığını ve davanın kabulüne karar verildiğini, davalı ile yapılan görüşmeler sonucunda anlaşmaya varıldığını, alacağın 05.12.2007 tarihli ibraname ile davalıya ödendiğini, ibranamenin Av. ... ... huzurunda imzalandığını, sonrasında davalı tarafından Mucur İcra Müdürlüğünün 2010/318 esas ... icra takibinin başlatıldığını ve takipsizlik nedeniyle düşen dosyanın yenilenerek 2015/44 esası aldığını, yenilemeden sonra müvekkiline ait gayrimenkulun satıldığını, bu aşamaya kadar müvekkilinin ibranameyi bulamaması nedeniyle satışa müdahale edemediğini ve herhangi bir dava açamadığını, abisinin vefatı üzerine abisinin dosyaları arasındaki evrakların içinde ibranameyi bulduğunu, icra dosyasına konu borcun ödenmesi nedeniyle takibin haksız olduğunu belirterek Mucur İcra Dairesinin 2015/44 esas ... dosyasının dayanağı olan Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/569 esas ve 2004/767 karar ... karara istinaden ... borcun ödenmesi nedeniyle icra takibinin iptalini ve davalının %20´den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının maruz kaldığı trafik kazası sonucu görme yeteneğini kaybettiğini, müvekkilinin okuma yazma da bilmediğini, Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/569 Esas ve 2004/767 Karar ... davasının lehine sonuçlandığını, Mucur İcra Müdürlüğünün 2010/318 ... takip dosyası ile ilamlı icra takibi başlatıldığını, takibin yenilenmesi üzerine alacağın tahsili işlemlerine devam edildiğini ve davacı adına kayıtlı olan taşınmazın satıldığını ve müvekkili adına tescil edildiğini, taşınmazın satış ve ihale aşamasında davalının hiçbir itirazda bulunmadığını, davaya delil olarak sunulan 05.12.2007 tarihli ibranamenin kısmi olarak Avukat ... ...´ın el yazısı ile düzenlendiğini ve sadece 5.000,00 TL´lik kısma ilişkin verildiğini, gözleri görmeyen müvekkiline de bu şekilde düzenlendiği belirtilerek imzasının alındığını, müvekkilinin okuma yazma bilmediğini, 5.000,00 TL aldığına dair belge olduğu söylenerek imza ettirildiğini, ibranamenin 2 şahit huzurunda imzalanması gerektiğinden geçersiz olduğunu, müvekkilini maddi tazminat davası ve icra aşamasında temsil eden avukatlarının kendisinin durumundan yaralanarak anlaşmalar yapması nedeniyle azlettiğini ve haklarında ceza davaları açıldığını, davacının iyiniyetli olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalının 05.12.2007 tarihli ibraname ile Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/569 esas ve 2007/767 karar ... dosyası sebebiyle tüm alacaklarını ...´dan aldığını belirttiği, davalı tarafından ibraname altındaki imzanın kendisine ait olmadığı ya da ibranamenin sahte olduğu yönünde bir itiraz sunulmadığı, bu nedenlerle davacının Mucur İcra Müdürlüğünün 2015/44 esas ... dosyasında borcu olmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının Mucur İcra Müdürlüğünün 2015/44 esas ... dosyasında borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili, istinaf dilekçesinde; davalı adına Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/569 Esas numaralı dosyasında açtıkları davanın 2004/767 Karar ... ve 30.12.2004 tarihli kararı ile sonuçlandığını ve davalı lehine tazminata hükmedildiğini, bu ilam neticesinde davalının ilamlı icra kanalıyla alacağını tazmin yoluna başvurduğunu, 2004 ... İcra ve İflas Kanunun madde 33’e göre ilamlı icra yolunda borçlunun ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabileceğini, davacı tarafın bu yola başvurmadığını ve icra takibinde borcunu da ödemediğini, karşı tarafın açtığı bu davada 2007 yılında düzenlenmiş olan ibranamenin delil olarak gösterildiğini, davalının okuryazarlığı olmadığını ve görme engelli olduğunu, davalının görme engeli nedeniyle yaşamının azami safhada zorlaştığını ve bu nedenle yıllarca ameliyat olabileceği umuduyla sayısız hastaneye gittiğini, 2007 yılında ise İstanbul’da bir özel hastanenin kendisini ameliyat edebileceği ve görme engelinden kurtulabileceğini söylemesi üzerine hastanede görüştüğü doktorun kendisini ameliyat edebileceğini ancak bunun için peşinen 5.000,00 TL para gerektiğini söylediğini, davalının maddi durumunun iyi olmaması nedeniyle karşı taraf olan ... ve ... Koç’un avukatı olan Av. ... ...’ı arayarak ameliyat olabileceğini, bunun için paraya ihtiyacı olduğunu, hastane masraflarını karşılayabilmesi için kazanmış olduğu Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/569 - 767 ... ilamından kaynaklı olan alacağından ödenen kısmını düşeceğini söylediğini, Av. ... ...´ın kısa bir süre sonra arayarak bürosuna gelmesini ve 5.000,00 TL vereceklerini, bunun için parayı aldığına dair düzenlediği belgeye imza atması gerektiğini söylediğini, Av. ... ...´ın 2.500,00 TL nakit olarak, 2.500,00 TL ise PTT kanalıyla havale yoluyla davalı hesabına para gönderdiğini, okuryazarlığı olmayan ve görme engelli olan davalıya 5.000,00 TL aldığına dair delil maksadıyla düzenlediğini söylediği belgeye imza atmasını söyleyip, davalıyı aldatarak, kendi iradesiyle düzenlediği ibraname sözleşmesini imza ettirdiğini, bu durumda davalının yanıltılarak ve zor durumda kalmışlığı ve çaresizliği kullanılarak geçersiz olan bu ibranamenin imzalatıldığını, karşı tarafın delil olarak sunduğu ibranamenin ise 5 Aralık 2007 tarihli olduğunu, aleyhe hükümlerin makable şamil olmaması gerçeği karşısında görme engelli olan davalıya imza ettirilmiş olan bu belgenin değişiklikten önceki hüküm gereği karşı tarafın davalının bu belgenin içeriğini bildiğini ispat etmesi gerekirken salt belgeye dayanarak yerel mahkemenin hüküm kurmasının isabetsiz olduğunu, davalı ...´in, 1994 yılında geçirdiği trafik kazası için Kırşehir Barosuna kayıtlı avukatlardan Av. ... ... ... ve Av. ... ...’e vekâlet verdiğini, davalının ilgili avukatların görevlerini hukuka uygun olarak yapmadığı kanaatine vardığından 1136 ... Avukatlık Kanunu´nun 58-59 maddeleri çerçevesinde Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünden soruşturma izni istediğini, ilgili idarenin 28.07.2015 tarih ve 50289 ... yazısı ile izin istemi talebini reddettiğini, İdarenin bu izin vermeme işleminin iptali için Ankara 13. İdare Mahkemesinde açılan 2015/2662 Esas 2016/5538 Karar ... kararıyla davanın reddedildiğini, davalının bu karara karşı da Ankara Bölge İdare Mahkemesi nezdinde istinaf yoluna başvurduğunu, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 9. İdari Dava Dairesinde görülen istinaf incelemesinin 2017/570 Esas numarasıyla görüldükten sonra 2018/53 Karar ... kararıyla kesin karar verildiğini, bu kararın hüküm kısmında; 6098 ... Türk Borçlar Kanunu’nun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrasında düzenlenen görme engellilerin imza atmaları hususuyla ilgili hükmün mevcut olduğunu, hüküm kısmının beşinci paragrafının son kısmında ise "...’in %80 görme engelli olması ve belgenin kendisine şahitler huzurunda okunduğuna dair bir şerhin bulunmaması sebebiyle, söz konusu belgenin hukuken itibar edilebilir bir belge niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır." şeklinde hükümde bulunulduğunu, İlk Derece Mahkemesinin delil niteliğinde kabul ettiği ibranamenin de benzer nitelikte bir belge olup 5 Aralık 2007 tarihinde düzenlenen bu ibranamenin münderecatında da böyle bir tanık şerhi olmadığını, ibranamenin geçersiz olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davaya dayanak olan ibranamenin 2007 tarihli olması sebebiyle, somut olayda 01.07.2005 tarihli değişiklikle yürürlüğe giren 5378 ... Kanunu´nun 23 üncü ve dolayısı ile Noterlik Kanunu´nun 73 üncü maddesinde yapılan değişikliklerin de uygulanma alanı bulduğu, el yazısı ile atılacak imzanın şekli konusunda yasada hüküm bulunmamakla birlikte kişinin, kendisine özgü belli karakterleri içeren sembolleri belirterek imza atabileceği gibi, ad ve soyadını bizzat el yazısı ile yazmak suretiyle de imza atabileceği, ancak borçlunun, ad ve soyadını yazarken imza atmayı amaç edinmesi gerektiği, bu durumda davalının imza inkarında bulunmadığı, kısmi ödemeye dayandığı, ispat yükünün davalıda olduğu, davalı tarafın ödemenin kısmi olduğunu ispatlayamadığı, okur yazar olmamanın dayanak imzayı geçersiz kılmayacağı gibi, 6098 ... Türk Borçlar Kanunu´nun 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve Noterlik Kanunu´nun 73 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca görme engellilerin talepleri halinde imzalarında şahit arandığı, aksi takdirde görme engellilerin el yazısı ile imza atmalarının yeterli olması nedeniyle görme engelli olan davalının ibranamedeki imzasının yasa gereğince geçerli olduğu, ibraname içeriğinden davalının belgenin içeriğini anladığının ispatı yönünden şahit talep etmediğinin ve ilama dayalı tüm alacağın ödendiği anlamının çıkarıldığı ve mahkemenin gerekçesine göre yerel mahkeme kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; Noterlik Kanunu´nun, Borçlar Kanunu´na göre özel kanun niteliğinde olup uygulama alanının noterlik işlemlerini kapsadığını, somut olayda davalı tarafından sunulan ibranamenin adi belge niteliğinde olduğundan uyuşmazlığın çözümünde olay tarihinde yürürlükte olan 818 ... mülga Borçlar Kanunu´nun uygulanması gerektiğini, Noterlik Kanunu´nun somut olaya uygulanma imkanı olmadığını, müvekkilinin ibraname tarihinde görme engelli olduğunu ve davacının müvekkilinin ibraname içeriğini bildiğini ispat etmesi gerektiğini, 818 ... mülga Borçlar Kanunu´nun 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının yürürlükten kaldırılması sonrasında 6098 ... Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girene kadar görme engellilerin attığı imza ile ilgili kanun boşluğu olduğunu, müvekkilinin okuma ve yazma da bilmediğini ve bu hususun hiç değerlendirilmediğini, davaya dayanak ibranameyi o dönemde davalının avukatlığını yapan Av. ... ...´ın düzenlediğini, Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/2 esas numaralı dosyasında Av. ... ...´ın belge için şahitlik yaptığını, ayrıca ibraname gereği müvekkil tarafından alınan paranın 500.000,00 TL civarında olduğunu, böyle bir paranın elden verilmesinin ve adi belge düzenlenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili tarafından böyle bir belge alınmış olsa idi müvekkilinin malvarlığında artış meydana gelmesi gerektiğini, ancak müvekkilinin malvarlığı olmadığı gibi ibraname tarihinden bu yana da olmadığını, müvekkilden alınan belge ile 5.000,00 TL verildiğini ve müvekkilin görme engelinden ve okuma yazma bilmemesinden faydalanıldığını, 5.000,00 TL´nin bir kısmının PTT kanalıyla müvekkiline gönderildiğini, bir kısmının ise elden ödendiğini, ödenmiş bir para olmadığı halde ödenmiş gibi belge düzenlendiğini ileri sürerek usul ve yasaya aykırı olan kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının işleteni olduğu aracın karıştığı trafik kazası sonucunda, davalının yaralanması nedeniyle açılan davada hükmedilen tazminatların tahsili amacıyla başlatılan icra takibinde ödeme iddiası nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 ... Hukuk Muhakemeleri Kanunu´nun (6100 ... Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 818 ... Mülga Borçlar Kanunu´nun 14 üncü maddesi, 5378 ... Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamalerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun´un(25.4.2013 tarihli ve 6462 ... Kanunun 1 inci maddesiyle; a) Bu Kanunun Adında yer alan “Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması” ibaresi “Engelliler” şeklinde değiştirilmiştir) 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi.

3. Değerlendirme
Dosyanın incelenmesinde; davacının maliki ve dolayısıyla işleteni olduğu aracın 07.08.1994 tarihinde sebebiyet verdiği trafik kazası sonucunda davalının yaralandığı ve görme yeteneğini kaybettiği, anılan trafik kazası nedeniyle davalı tarafından Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/569 Esas ... dosyasında maddi ve manevi tazminat davası açıldığı, mahkemece yapılan yargılama sırasında Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinden alınan maluliyet raporunda davacının görme yeteneğini kaybetmesi nedeniyle %100 oranında malul olduğunun tespit edildiği, yapılan yargılama sonunda 30.12.2004 tarihli 2004/767 Karar ... karar ile dosyanın davacısı ... lehine 77.352,87 TL maddi ve 3.500 TL manevi tazminata hükmedildiği, davalı alacaklı ... tarafından Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2004/569 Esas ve 2004/767 Karar ... ilamı ile hükmedilen tazminatların tahsili amacıyla Mucur İcra Müdürlüğünün 2010/318 Esas (Yeni Esas 2015/44) ... dosyası ile ilamlı icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin borçlu ...´a bizzat tebliğ edildiği, 06.04.2011 tarihinde borçlu ...´ın adresinde fiili haciz işlemi uygulandığı ancak alacaklı vekilinin talebi üzerine herhangi bir haciz işlemi yapılmadan hacze son verildiği, devam eden süreçte borçlu ...´a ait olan taşınmazın 28.04.2016 tarihinde satışına karar verildiği ve satışın kesinleştiği, bu aşamaya kadar davacı borçlu ... tarafından herhangi bir ödeme iddiasında bulunulmadığı, 06.12.2017 tarihinde ise alacaklı davalıya borcun tamamının ödendiği ve 05.12.2007 tarihli ibraname imzalandığını iddia ederek eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
Davalı vekili yargılama sırasında 05.12.2007 tarihli ibraname altındaki imzayı inkar etmemiş ancak müvekkiline 5.000,00 TL ödeme yapıldığını, ibranameyi 5.000,00 TL aldığına dair imzaladığını, müvekkilinin engelinden ve zor durumundan faydalanılarak yanıltıldığını iddia etmiştir.

Uyuşmazlık; 05.12.2007 tarihinde görme engelli olan davalının adi yazılı şekilde ibraname düzenlemesine yasal olanak bulunup bulunmadığı, ibranamenin geçerli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İbranamenin düzenlenme tarihi olan 05.12.2007 tarihi itibarıyla yürürlükte olan 818 ... mülga Borçlar Kanunu´nun 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasında "Âmâların imzaları usulen tasdik olunmadıkça yahut imza ettikleri zaman muamelenin metnine vâkıf oldukları sabit olmadıkça onları ilzam etmez." şeklinde düzenleme mevcuttu. Ancak 07.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5378 ... Kanun´un 50 nci maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile 818 ... mülga Borçlar Kanunu´nun 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. 5378 ... Kanun´da değişikliğin gerekçesi ortaya konulmamış ise de burada görme engellilerin kötüye kullanılmalarının ve zarar görmelerinin önlenmesi amacının esas alındığı söylenebilir. (... M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, Yirminci Baskı, 2016, s.145)
Yine 5378 ... Kanun ile 1512 ... Noterlik Kanunu´nun 73 üncü ve 75 inci maddelerinde de değişiklik yapılmıştır. 1512 ... Noterlik Kanunu´nun, 5378 ... Kanun ile değişik "İlgilinin işitme, konuşma veya görme engelli olması" başlıklı 73 üncü maddesi "Noter, ilgilinin işitme, konuşma veya görme engelli olduğunu anlarsa, işlemler engellinin isteğine bağlı olmak üzere iki tanık huzurunda yapılır. İlgilinin işitme veya konuşma engelli olması ve yazı ile anlaşma imkânının da bulunmaması hâlinde, iki tanık ve yeminli tercüman bulundurulur" şeklinde olup bu hüküm ile imza atabilen görme engellilerin noter işlemlerinde tanık bulundurulup bulundurulmayacağı hususu görme engellinin iradesine bırakmıştır.

Yine 1512 ... Noterlik Kanunu´nun, 5378 ... Kanun ile değişik "İmza yerine işaret, mühür veya parmak izi kullanılması" başlıklı 75 inci maddesi ise "İlgililerle tanık, tercüman ve bilirkişi imza atamadıkları ve imza yerine geçen bir el işareti kullanmadıkları takdirde, varsa mühür, yoksa sol elinin baş parmağı, bu da yoksa diğer parmaklarından biri bastırılır ve hangi parmağın bastırıldığı yazılır.
(Değişik ikinci fıkra: 1/7/2005-5378/24 md.) Bir noterlik işleminde imza atılmış veya imza yerine geçen el işareti yapılmış olmasına rağmen, ilgilisi ister veya adına işlem yapılan ve imza atabilen görme engelliler hariç olmak üzere noter, işlemin niteliği, imzayı atan veya el işaretini yapan şahsın durumu ve kimliği bakımından gerekli görürse, yukarıdaki fıkradaki usûl dairesinde ilgili, tanık, tercüman veya bilirkişinin parmağı da bastırılır. Mühür kullanılması hâlinde parmağın da bastırılması zorunludur.

Tanık, tercüman ve bilirkişinin andı noter tarafından Hukuk Yargılama Usulü Kanunu uyarınca yaptırılır." şeklindedir. Bu hükme göre de imza atamayan görme engellerin noterlik işlemlerinde iki tanık bulundurulması zorunlu olup iki tanık bulundurulması noter tarafından resen gözetilecektir.
Somut olayda; davalı ...´in ibranameyi imzaladığı 05.12.2007 tarihi itibarıyla görme engelli olduğu hususu sabittir. 818 ... mülga Borçlar Kanunu´nun 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının, ibranamenin imzaladığı tarihte yürürlükte olmaması nedeniyle görme engellilerin adi yazılı şekilde yaptıkları sözleşmelerin geçerliliği hususunda kanun boşluğu mevcuttur. Her ne kadar imza atabilen görme engellilerle ilgili ibranamenin imzalandığı tarihte Noterlik Kanunu´nun 73 üncü maddesinde düzenleme mevcut ise de bu düzenleme yalnızca noterlik işlemleri yönünden bağlayıcıdır. Özel kanun niteliğinde olan ve yalnızca noterlik işlemlerini düzenleyen kanunun adi yazılı sözleşmelere uygulanması kabul edilebilir değildir. Zira görme engellilerin korunması yönünde noter, resmi bir makam olarak tek başına güvence teşkil etmektedir.

Tüm bu açıklamalar karşısında 5378 ... Kanun ile yapılan değişiklik sonunda, görme engellilerin 818 ... mülga Borçlar Kanunu´nun 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının yürürlükten kaldırılması sonucu adi yazılı şekle bağlı sözleşme yapamayacakları, bu tür sözleşmeleri yalnızca noterde resmi şekilde yapabilecekleri sonucu çıkmaktadır. (... M. Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Ankara, Yirminci Baskı, 2016, s.146-147)
Şu durumda; mahkemece ibranamenin düzenlendiği 05.12.2007 tarihi itibarıyla görme engellilerin adi yazılı sözleşme yapamayacakları ve bu nedenle ibranamenin geçersiz olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın açıklanan nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR
Değerlendirme bölümünde açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde davalıya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

03.07.2023 tarihinde Üye ... ve ...´ın karşı oyu ve oy çokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY
Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 ... Kanun´un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmediğinden ve kararın onanması gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan sayın çoğunluğun bozma yönündeki görüşüne katılmıyoruz.

İlginizi Çekebilecek Diğer Makaleler

  • İstanbul Araç Değer Kaybı Hesaplama
    Trafik kazasına karışan bir aracın, o kaza sonucu tamir edildikten sonra değerinde meydana gelen azalmaya ?Araç Değer Kaybı? denir.
  • İstanbul Araç Değer Kaybı Başvurusu
    Araç değer kaybı sürecinde dikkat edilmesi gereken çeşitli unsurlar bulunmaktadır. Bu unsurlara dikkat edildiği taktirde araçlarınız için değer kaybı talebinde bulunabilirsiniz.
  • Bitlis Yeni Araç Değer Kaybı Avukatı
    Kaza sonrasında onarım ve parça değişimi gibi işlemler sonrasında hasar kaydı işlenen araçlar, piyasadaki benzer özelliklere sahip diğer araçlara nazaran daha düşük bedellerle alıcı bulabilmektedir.
Whatsapp